ANA SAYFA
HABER
HALK KULTURU
=> YEMEKLERIMIZ
=> DUGUN - KIZ ISTEME
=> DUGUN MANILERI
=> MEVLANA
=> GELENEKLERIMIZ
=> ZANAATKARLARIMIZ
DURAK KÖYÜ
EGITIM.
DURAK SOZLUGU
HAYAT HIKAYEM
HANLAR
Benim Sayfam
DUYURULAR
ANKETLERIMIZ
LINKLER
ILETISIM
ZIYARETCI DEFTERI
Yeni sayfanın başlığı

DÜĞÜNLERDE SÖYLENEN MANİLER
Kına gecesinde : Düğünün diğer bölümlerinde
 



KAYNAK :Rukiye Akkanat 


                                                                    

Gelinin kınası karılır tasta ,
Oğlan evi pek heveste
Kızın anası kara yasta .
Ağlama kızım alın ıslanır
Anan ile baban toprakta yaslanır.

Atın sandalyeyi gelin otursun ,
Bitmeyen işleri Allah bitirsin.
Anası gerek idi ama, ağası götürsün.
Ağlama kızım alın ıslanır ,
Anan ile baban toprağa yaslanır .
 
Gelini getirin ortaya otursun,
Bitmeyen işleri Allah bitirsin
Babası gerek idi ama , amcası götürsün.
Ağlama kızım alın ıslanır ,
Anan ile baban toprağa yaslanır.
 
Yalancı dünyaya dikilmez direk,
Kızım bu işin başında ananda gerek.
Ne yapayım vermemiş zalim felek.
Ağlama kızım alın ıslanır
Anan ile baban ,toprakta yaslanır.
 
Çattılar kazan taşını
Vurdular kızın aşını,
Çağırın oğlan kardeşini,
Ağlama kızım alın ıslanır
Anan ile baban toprağa yaslanır.
 
 
Kınayı getir ana ,
Parmağını batır ana
Kızın gelin gidiyor,
Koynunda yatı ana .
 
Ana, ana güzel ana
Kızın misafir kaldı,
Bugün akşamlık,yarın öğlenlik
Ne olur bu gecede yanında yatır ana.

 
Dere dolu taşla, gözüm dolu yaşla,
Ben nereye gideyim , bu gülmedik başla.
Giderim gidişimdir, yollarım ibrişimdir,
Ya gelirim ya gelmem, bu son gidişimdir.

 
Kız atladı eşiği
Sofrada kaldı kaşığı,
Kız evlerin yakışığı
Gel ayrılık etmeyelim
Biz bu işi tutmayalım.



Öte yakanın bulutu
Beri yakayı bürüdü,
Gel ayrılık etmeyelim
Biz bu işi tutmayalım.

 
Haydi kızım kınan kutlu olsun
Vardığın yerde ağzın tatlı olsun.
Yüzün hep gülsün
Mutluluğun daim olsun
 
Gelin geldi kapımıza ,
Altın doldu küpümüze
Dürüsü var hepimize.
Gelin hoş geldin, ağabeyime eş geldin.
 
Gelinin giydiği atlas
Atlasa iğneler batmaz.
Gelin güveyiden korkmaz
Gelin hoş geldin, ağabeyime eş geldin.
 
Al kına eline mübarek olsun
Fesleğen boyuna , alların uysun.
Kızım kınan kutlu olsun
Vardığın yerde ağzın tatlı olsun.
 
 
Karanfilim buharda
Bir yar sevdim hovarda
Allah bizi kavuştur
Su yolunda , miyarda
   
Karanfilim bu deyi
Yandı ciğer su deyi,
Kızlar bize su vermiyor
Asker olmuş bu deyi.
 
 
Mendil, mendil üstüne
Bu mendilin kastı ne
Bende bir mendil olsam
Ak kolların üstüne .

Mendilini düreyim
Aç koynuna gireyim
Uyu uyan sar beni
Yar olduğunu bileyim.

Mendilini eklerim
Yar yolunu beklerim
Boşlara gitti
Vay benim emeklerim.
 

Kaynak Rukiye Akkanat
 
 

Dolaşıp gezdiğimiz yer mezar arası,

Ağlaşır kızın kardeşi ile anası

Hepimizin içi ölüm yarası

Hani bunun ağa babası.

                                     
Neslihan Alıcıoğlu

 

Vurun kızın kınasını

Ağlatın garip anasını,

Kızın gelin gidiyor, haberin olsun,

Bastığı yerler teberik(hatıra) olsun.

          
                      
Neslihan Alıcıoğlu

 

 

 
Kaba ağaç dallanır mı
Daları sallanır mı
Bize bir güzel gelmiş
Sevmeden yollanır mı        

Hatice Kocagüzel (Yanık Hatice )
 
Su gelir akmayla
Ne olur bir bakmayla
Güzel çirkin bir olur mu
Sarı altın takmayla
Amanın şıngır mıngır
Kaldır kolların indir. 

Hatice Kocagüzel
 
DEYESEK     ( MANİLER )    
    
Sümbüllükte işin yok
Sümbül takacak saçın yok,
Ne aran koca öküz yaylada  
Ot koparacak dişin yok.
                                       
Rukiye Akkanat      

Yedi kalem ile yazı yazarım
Aslım Ürgüplüdür gurbet gezerim.
Yol üstüne koyun benim mezarım.
Gelip geçen bir garip ölmüş desinler.    

Rukiye Akkanat
 
Altın, altın yüz dirhem
Ak gerdana dizdirem
Kuru sevda boş akıl
Bizi böyle gezdiren.              

Rukiye Akkanat
 
 
Lambalarda ismisin
Şişelerde mimsisin
Dönüp bakmadın
Yoksa bana kümsüsün  


Neslihan Alıcıoğlu

Cebimin ağzı dardır,

İçinde neler vardır.

Sabret deli gönül

Sabrın sonunda selamet vardır.

                                                           
Neslihan Alıcıoğlu


Tabakta kızıl elma

Rafa dizil elma

Alnıma yazılmışsın

İster al ister alma.

 

Neslihan Alıcıoğlu
 
Ay doğar ay ışığı
Elinde bal kaşığı
Nerden geldin
Ay! Kuldurar ‘ın yakışığı       

Rukiye Uçar (Deli Rukiye )




ABDULLAH ERCAN (TOPAL ABDULLAH)

Dağa çıktım taşı yok.

Yüzük yitirdim kaşı yok.

Bir kuş geldi sordum.

Onun da benim gibi eşi yok.

                                               
Abdullah
Ercan(Topal Abdullah)

NOT:Topal Abdullah hiç evlenmemiş,köylünün sevdiği bir insandı.Yıllarca köyün mektuplarını getirmiş, köyümüzün resmi olmayan postacısıydı.



Sedye tahtasına serildim , yattım.
Doktor bey gelirken kan tere battım.
Söyle doktor söyle ölecek miyim.
Ölmeden yarimi görecek miyim.
 
Yere düştüm ciğerlerim ezildi
Mehlem şişeleri baş ucuma dizildi.
Kara haber flamada yazıldı.
Söyle doktor söyle ölecek miyim,
Ölmeden sılamı görecek miyim.         

Havva Gürbüz (Dındının Havva )
 

NOT:Havva Gürbüz çok hastalık çekmiş , veremden genç 
yaşta ölmüş,hiç evlenmemiş .

Kaynak:Rukiye Akkanat
 flama:İşaret olarak kullanılan levha,-küçük bayrak,
Yağmur yağar her dereler otlanır,
Bayram gelir eşler, dostlar toplanır.
Kara yerdekiler her şeye katlanır.
                                                    
Zübeyde Uçar



Köprünün altı arpa

Su gelir çarpa, çarpa,

On beşinde yar sevdim.

Anamdan korka, korka.

 

Köprüyü kurdururum,

Üstünde durdururum.

Merak etme Gül Fatma

Kocanı vurdururum.

                                           

Köprünün altı susam,

Yârimin adı Hasan

Hasan benim olursa,

Ne derdim kalır ne tasam.
                       Meryem Akçay

 

Dağda aslan gezer mi?

Ayağı karıncayı ezer mi?

Bak şu garip remime,

Bana benzer mi?

 
Asker fotoğrafı arkası manisi(Abdullah Taşdelen)

 

 

Havlularında yığılı odun korusu,

Camız çiftine dönmüş kurdun birisi,

Aman eltim köy kâhyası duymasın,

Varıp da köy odalarına yaymasın,

Deli Rukiye Uçar

Tren gelir boy boya

İçi dolu mor boya

Bileydim ayrılık var,

Sarılırdım doya, doya.

 
Rukiye Akkanat



HANİSE AKÇAY


Hastanenin önü bir çukur dere,

Yavaş sür şoför, yüreğim yare

Doktorlar bulamadı derdime çare,

Onun için sızlar yüreğim.

         
Hastanenin yoğurdu olmuyor ayran

Bizim doktor geliyor Bayram,
Verdiği ilaçlar olmadı derman
Hastane köşesi bana yurt oldu.


Hastanenin üstüne attılar uğranı,

Üstüme örttüler verem yorganını

Sağ olarak evime gelirsem

Anam kessin çifte kurbanını.


Hastane çeşmesi kurudu akmaz,

Hastaların yüzüne doktorlar bakmaz.

Aman doktor el at yarama

Hastane köşesi bana yurt oldu.


Açmayın pencereyi esmesin yeller,

Benim verem olduğumu duymasın eller,

Bülbül olup gül dalına hiç konmadım.

Yalan dünyadan zevk almadım.


     
                                
Hanise Akçay



KIZILIRMAK TÜRKÜSÜ

 

 

  Türkünün hikayesi: Orta Anadolu köylerinden birinden diğer köye gelin götürülürken, gelin alayı Kızılırmak nehrinin üzerindeki bir köprüden gelin alayı geçerken at ürker köprü yıkılır. Köprünün yıkılması üzer gelin alayı suya dökülür.

 

 

Köyümüzde Kızılırmak ile ilgili söylenen ağıtlar;

  

Kızılırmak nettin neyledin allı gelini,

Çevresi oyalı telli gelini.

 

Kızılırmak der, benim suçum ne?

At tikledi aldım içime,

Su böcüleri yuva yaptı, gelinin saçına,

Kızılırmak nettin neyledin allı gelini,

Çevresi oyalı telli gelini.

 

Atlar kayayı dolaşır.

Güveyiye kara haber ulaşır.

Duyanlar kuzu gibi meleşir,

Kızılırmak nettin neyledin allı gelini

Çevresi oyalı telli gelini,

 

Kaynanası girdi yüklük düzeltir.

Kaynatası çıktı gelin gözetir.
Kara haber çabuk ulaşır.

Kızılırmak nettin neyledin allı gelini

Çevresi oyalı telli gelini.

 

KAYNAK: Hanise Akçay   Derleyen: Hasan Akçay


Çanakkale Savaşında şehit olan askerlerimiz için köyümüzde söylenen ağıtlar.

        
Tınastepe topçuları
S
iper olmuş bekçileri,
Oğlum şehit gitti diye
Ağlamasın anaları.

Tınastepe, Tınastepe
Bütün düşmanlara  olsun küpe,
Düşman bize teslim olmuş
Süngümüzü öpe, öpe.
Kaynak: Rukiye Akkanat
Derleyen: Hasan Akçay

Avradın kötüsü kötü,

Sakalımı aldı, başının biti.

Çocuğu sıçırtmış bucağa,

Yüzüme mandır, mandır bakan avrat.

Gitmiş elin ocağına
Çocuğu sıçırtmış kucağına

Eve geldim yatmış bucağa

Yüzüme mandır, mandır bakar avrat.

  Mehmet Özceylan (Yağcı Mehmet)

Avradın kötüsü kötü,

Sakalımı aldı başının biti,

Odun vurmaz ocağına,Gider elin bucağına.

Çocuğu sıçırtmış kucağına.

Yüzüme bakar, mayır mayır derbeder avrat.

                                       
 

 

Bir işlik diktim, yakası oyma

Mukaddes kaynana oldu,

Allah’ım işini yarıda koyma.

                      
Şerife Erkök(Gök Ali kızı)

 

Çanakkale Savaşında şehit olan askerlerimiz için köyümüzde söylenen ağıtlar.

        
Tınastepe topçuları
Siper olmuş bekçileri,
Oğlum şehit gitti diye
Ağlamasın anaları.

Tınastepe, Tınastepe
Bütün düşmanlara  olsun küpe,
Düşman bize teslim olmuş
Süngümüzü öpe, öpe.
Çanakkale dedikleri bir kır dağın başı,
Askere verirler denesiz aşı
Ağılar mı kattın ay aşçı başı,
Ağladı askerin anası, kardeşi.

Kaynak: Rukiye Akkanat   Derleyen: Hasan Akçay


Abdullah Özdere kızı Beyaz’ı köyümüzden akrabası Hasan Hüseyin Sarıcan’a vermiş ve nişan yapmışlar.Gülbeyaz Özdere nişanlıyken Eskiden köyümüzün mahallesi olan Yeniköy’den Tuzsuz Ali Keskine kaçmış, Bu olaydan sonra  şu mani söylenmiş:


Karanfil ektim yalıya,
Kurudu döndü çalıya,
Gülbeyaz’ım, eski nişanlısını koydu da,
Kaçmış Tuzsuz Ali’ye. 


 
Kaynak: Rukiye Akkanat(10.11.2008)


Yoktur hacı kızının menendi,
Ala kilimde eltisi de gönendi.

Benim koyunun dördü öldü.
Bir birinden gördü öldü.


 
Rukiye Akkanat

MANİ

Portakalı soyamadım.

Başucuma koyamadım.

Ben bu verem derdinden,

Gençliğime doyamadım.

Düriye Akkoç

Portakalım dilim, dilim dilindi,

Benim öksüzlüğüm yeni bilindi.

 

Yağmur yağdı ıslandım,

Kara taşa yaslandım.

Evvel deli idim, şimdi uslandım.

Düriye Akkoç

Kestane gömdüm ocağa,

Sıçradı çıktı bucağa.

 

Belledim bağı, yemedim üzüm.

Kaynadın pekmezi, gelirim güzün.

Dürüye Akkoç

 

Popbuç popbuç çebiş yağlarlar,
Hanın önünde ölmüş ağlarlar
(çebiş: Bir yaşına girmiş erkek keçi) Dürüye Akkoç


                  

ÖLDÜRÜN İMAMI


 Kurtuluş Savaşında Yunanlılar geri çekilirken köylerde, şehirlerde yaşanan insanlarımıza çok eziyet etmişlerdir. Kadınlarımızın, kızlarımızın ırzına zorla geçmişlerdir.


Ege bölgesinde köyün birinde aylarca yunan askeri kalıyor. Yunan komutanı köyün en güzel kızına göz koyuyor, ama bir türlü kızı elde edemiyor. Uzun uğraştan sonra, zorla kıza sahip oluyor. Yunan komutanı geri çekilirken Türk kızını memleketine götürmek istiyor. Kızın gönlü olmadığı için kaçıp saklanıyor. Komutan köy imamını yanına çağırıyor kızın saklandığı yeri bulmasını istiyor. Bulamazsa imamı öldüreceğini söylüyor. Köy imamı korkudan kızın saklandığı yeri gösteriyor. Komutan kızı yanına alarak memleketine gidiyor.


 Ardadan yıllar geçiyor, kız hep Türkiye’ye dönmenin hayaliyle yaşıyor. Hep kendi kendine, kaçmanın planlarını yapıyor. Yunanistan’da bulunduğu zaman içinde iki çocuğu oluyor. Yaşadığı şehir Ege Denizi kıyısında şirin bir liman şehriymiş. Her gün yatarken, kalkarken Allah’a dua eder: buradan kurtulmayı dilermiş. Gel zaman git zaman limana bir Türk gemisi yanaşır. Vatan hasretiyle yanıp tutuşan Türk kızı, gemiye gizlice yaklaşır. Geminin kaptanıyla anlaşarak Türkiye’ye dönmeye karar verir. Geminin hareket saati gelince, eşyalarını(bohçasını) alır, bu arada çocukları ağlamaya başlar. Evde beyi uyumaktadır, beyinin uyanmaması için çocuklarını da yanına alarak gizlice evden çıkar. Gemiye biner. Gemi hareket eder Türk kızı büyük sevinç içinde, vatanına kavuşacağı için çok mutludur.


Geminin kaptanı neden Yunanistan’a geldin şimdi neden kaçıyorsun ? diye sorar. Türk kızı şu dörtlüğü söyler.


Atina’nın hamamı

Yandan çıkar dumanı

Kimselerin suçu yok.   

Öldürün gavur imamı

        

Tomafili boyanır

Konaklara dayanır.

Sür gemici gemini

Gavur oğlu uyanır.


 Yolculuk devam ederken Türk kızı çocuklarını denize atmak ister, gemide bulunanlar engel olurlar. Gemidekiler neden böyle yapıyorsun bu çocuklar senin evladın değil mi? Derler. Türk kızı soyumuz bozulmasın, gavur tohumlarının benim atmamın kanlarının üstünde yaşamaya hakkı yoktur. O topraklarda bu gavur tohumları gezinirse atamın kemikleri sızlar. Diye cevap verir.


ANLATAN: Rukiye Akkanat

DERLEYEN: Öğretmen Hasan Akçay  (Temmuz 2008 )

                   

RAMAZAN MANİLERİ

Şekerim var ezilecek,
Çok yerim var gezilecek
.


 
 

toplam 231608 ziyaretçi (927850 klik)
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol